Bu kısa yazıda İngiliz tarihçi E. H. Carr’ın What is History? kitabını referans alarak, “Tarih nedir?” sorusuna tabiri caizse Carr’ın hap gibi cevaplarını sunmaya çalışacağım. Tarih metodolojisi, tarih yazımı ve bir zanaat olarak tarihçilik üzerine bilgi edinmek isteyenlerin bu başucu niteliğindeki kitabı okumalarını hararetle tavsiye ederim.
E. H. Carr, “Tarih nedir” sorusuna verecek cevabımızın, bilinçli veya bilinçsiz biçimde, içinde bulunduğumuz zaman ve mekândaki pozisyonumuzu yansıttığını, dolayısıyla da yaşadığımız toplumu nasıl gördüğümüzün burada etkili olduğunu vurgular (Carr, 1987: 8). Carr’a göre tarihçi, kendisini yaşadığı dönemin düşünsel atmosferi ve ikliminden azade kılamaz. Bu anlamda halihazırda geçmiş üzerine belirli görüşe sahip olan tarihçi bu şekilde tarihin bir parçası haline gelir (a.g.e: 30). 
Carr’ın “Tarih nedir” sorusuna ilişkin ilk yanıtı, tarihçi ve bulguları arasındaki sürekli bir etkileşim, şimdi ve geçmiş arasında bitmez tükenmez bir diyalogdur. Bu nedenle tarihi olgular tarihçilere hiçbir zaman saf olgular olarak gelmezler ve fakat bu olgular tarihçinin zihninde bir ışık gibi kırılırlar. Olgusal gerçeklik tek başına yetersizdir ve mutlaka doğru ve dürüst bir biçimde yorumlanmalıdır. Doğru bir yoruma ve tarihin olgusal hikâyesine ulaşmak için, tarihçi mütemadiyen sorgulamalıdır zira tarih özünde değişimin ta kendisidir, devingendir. (a.g.e: 22, 30, 122). Carr’a göre tarih, doğruluğu ispatlanmış olgulardan müteşekkil bir külliyat içerir ve bunlar arşivler, dokümanlar olarak tarihçinin hizmetindedir. Ancak tarihçi şunu bilmelidir ki doğru bir yorumlamayla analiz edilmemiş olgular etkisizdir, acizdir. Bunu kavramak için, tarihçi evvelemirde tarihsel olguyu geçmişteki diğer olgulardan ayırt etmelidir (a.g.e: 9, 28, 29).
Tarih insanın zihni bir egzersizle çevresini, etrafını anlama ve buna göre eyleme geçme çabasıdır. Bu uzun bir dönem böyle olmuştur ancak modern dönemde bu çaba devrimci bir biçimde çapını genişletir. Ve son tahlilde insanlık yalnızca çevresini değil aynı zamanda kendini de anlama ve ona göre hareket etmek peşindedir. Bu da akla, zihne ve tarihe yeni bir boyut katar. Zira Carr’ın da belirttiği üzere olguları, bulguları olmayan tarihçi köksüzdür, beyhude bir çabanın içindedir. Tarihçisiz olgular ise yok hükmündedir, derin ve anlamsız bir uykuya dalmış gibidir (a.g.e: 30). Dolayısıyla Carr’ın söylediklerine binaen tarih disiplinine kıyısından köşesinden bulaşmış, bu mecrada mesai harcayanları derin uykularından uyanmaya davet ediyorum.

Kaynakça

Carr, E.H. (1987) WHAT IS HISTORY, New York: Penguin Books, 2rd Edition.